Cumartesi, Haziran 23, 2007

Başarı ve zeka


Bir şirketin ürün maliyetlerinin azaltılması ve konfigürasyon (yapılandırma) yönetimini kapsayan bir modül üzerinde daha geniş ve büyük bir projenin alt grubu olarak çalışacaktık. Proje alt grupları çeşitli gruplardan kendi konularında uzmanlardan oluşuyordu. İzinden yeni dönmüştüm ve izin dönüşü kucağıma bir şey vereceklerini biliyordum zaten...

Sistemin ulaşmak istediği hedef ve istenen modül ile ilgili tanıtımdan sonra tanışma yemeğine geçildi.

Yemeğin konusu tanışmaydı ya herkes birbirini alıcı gözüyle tartıyordu. Kafalarda kişiler yerli yerline oturtulmaya çalışılıyordu. Kolay değil en az altı ay belki de bir iki yıl birlikte çalışılacaktık. Modül çıkana kadar gece yok, gündüz yok... Neyse proje yöneticimiz hemen lafa daldı.

- Hoş geldiniz. Ben üstünde çalışacağınız modülün Ana Proje Yöneticilerinden Sami... Dedi ve grup lideriniz diyerek beni tanıttı sonra sırayla diğerlerini... Bu arada kısa öz geçmişlerimizi de uzmanlık alanlarımızı da söylüyordu. Belli ki şirketlerimizin yolladığı özgeçmişlerimizi ezberlemişti. Sami Bey bizler hakkında bayağı iyi çalışmış ve işini iyi yapmıştı. Kısacası etkilenmemek elde değildi... Buyurun oturalım... Masaya oturduk..

Salatanın üstündeki kırmızıturp yanındaki limonu göstererek ne güzel duruyor değil mi demez mi? İçimden bittin oğlum sen diye geçirdim... Yoksa şirket CV mizde ilgi alanı “Futbol” yazmıştı da Sami Bey yemleme mi yapıyordu diye düşündüm... İzin dönüşü kucağıma bırakılan işe mi yanayım? Salatadaki sarı kırmızıya bile hayran olan Galatasaraylı proje yöneticime mi? diye geçirirken... Cemil’e hanım atlamaz mı?

- Trafik ışıklarındaki sarı kırmızıdan nefret eden biri olarak Sami Bey bence salatada hiç ama hiç hoş durmuyor. Hadi muhabbet başladı. Bende daha grup çalışması bile başlamadan grup üyesini Cemil’e Hanımı, Sami Bey’e ezdirmemek korumak için savunmaya geçtim. Yoksa Fenerbahçeli olduğum için değil yani sırf personelimi korumak için...

Ben lafa katılınca arkasından masanın diğer fertleri katılmaz mı bu ezeli rekabet sohbetine... Meğersem diğer grup personelimde Fenerbahçeli... Sami Bey bunaldı felaket terliyor. Konuyu değiştirmek istedikçe bir punduna getirip konuyu gene Fenerbahçe’ye getiriyoruz. Bazen konuşmalarımız haddini bile aşıyor zeki bir insan hala nasıl Galatasaray’ı tutabilir anlamıyoruz diyorduk yani taraftar diline çevirirsek yöneticimize akıllı ol Fenerli ol aptal mısın demeye getiriyorduk...

Malum bizim gibiler için Fenerbahçe bir takım değil bir yaşam biçimiydi... Kısacası bizim gibiler için hangi konuya girerseniz girin mutlaka sonu Fenerbahçe’ye çıkıyordu. Sadece Sami Beyin yanında oturan Tamer Bey susuyor hiçbir şey söylemiyordu. Olsun çalışma grubumu çok sevmiştim ben... Dört üyesi Fenerbahçeliydi. Canım bir kişide olmayı verirdi... Sami Bey destek bulmak için bu sefer ona dondu...

- Tamer Bey siz herhalde arkadaşlar gibi Fenerbahçeli değilsiniz.

Tamer Bey hafif tebessümle;

- Galatasaray maçlarını seyretmek bana daha çok zevk veriyor… Dedi.

Proje yöneticimiz bu cevabı bekliyormuş gibi hemen atladı.

-İyi ki siz varsınız bende Fenerbahçeliler arasında az daha boğulacaktım.

Tamer Bey yine aynı tebessüm ve sakinlikte cevap verdi.

- Evet, Galatasaray maçlarını seyretmek ve onun yenildiğini görmek bana daha büyük zevk veriyor. Fenerbahçe maçlarından istediğim zevki ve tadı alamıyorum. Fenerbahçe’nin maç kazanması onun görevi gayet normal bir şey asıl Fenerbahçe berabere kalırsa veya yenilirse doğal olmayan bir şey olur...

Masa da ben dâhil kimse bir an ne diyeceğini bilemiyordu. Ömrümde Galatasaray’dan nefret eden çok adam görmüştüm, tanımıştım ama ilk defa böylesini görüyordum. Tamer Bey devam ediyordu.

- Mesela bu altı sıfır Fenerbahçe için aslında büyütülecek bir olay değil ama Galatasaraylılar bunu çok büyütüyorlar. Hatta beyinlerinin içine kazınmış durumda ister iseniz deneyelim. Lütfen... Diye proje yöneticisine aşırı derecede ısrar ediyordu... Proje yöneticisi nezaketen uymak zorunda kaldı.

- Lütfen sağ ayağınızla saat yönü istikametinde daire çizerek sıfır yapmaya çalışın, Proje yöneticisi sağ ayağını daire çizerek sıfır yapıyordu.

- Şimdi sağ elinizle altı yapın... Proje yöneticisi sağ eliyle havada altı rakamını yazmaya çalıştı.

- Şimdi ayağınıza bakın... İşte böyle... Altı her Galatasaraylının beynine kazınmıştır ama Fenerbahçeli için önemli değildir. Başarmak Fenerbahçelinin ruhunda vardır. Fırsatı bulmuşken puan kapmadan olur mu hemen ben de lafı yapıştırdım.

- Yani bizim proje grubumuzdan gözü kapalı emin olabilirsiniz bu kadar Fenerbahçeli bu işi mutlaka başaracaktır.

Sami Bey bunun üzerine,

- Bende öyle umuyorum. Bu arada Tamer bey’e dönerek güzel espriydi Tamer Bey... Dedi ve kalktı. Çok ama çok bozulmuştu.

Proje safhasında çalışırken de bizden sorumlu proje yöneticimiz Sami Bey saka yolluda olsa Fenerbahçe üzerine tacizkar birçok olumsuz yaklaşımlar sergiledi. Ne yazık ki Fenerbahçe’de en kötü sezonu yaşıyor rekorlar kırıyordu. Yine de sigara dumanına boğulmuş bir halde darmadağın çalışırken içimizden biri ya “Sarııııı” diye bağırdığında diğerleri ona “Laciveeeert” diye katılıyor gülümsüyorduk ya da en bunaldığımız anlarda winamp programlarımızdan Fenerbahçe marşları yükseliyordu.

Fakat biz ana projede ki diğer modüller içinde en uzun sürmesi tahmin edilen modülümüzü yedi ay gibi kısa bir sürede bitirdik ve teslim ettik. Üstelik ilk teslim edilen modül olmuştu. Bu diğer modüllerdeki çalışma gruplarının ana projenin tamamlanabilmesi için daha çok çalışmasına neden oldu...

Modülün iş teslimi şirkete yapılınca personel müdürlüğünde ki benim ve proje grubunun arkadaşlarımın özgeçmişlerine son çıkardığımız iş eklensin diye gittiğimde ( malumunuz bu tür proje hizmetleri üreten şirketlerde kariyeriniz genelde ürettiğiniz işle ya da çalıştığınız şirketteki makamınızdan bir üst makam olacak şekilde diğer bir şirkete geçerek artar) kendiminkine baktım. İlgi alanı Fenerbahçe Spor Kulübü yazıyordu. Sonra Cemile Hanım’a, Serkan Bey’e, Tamer Bey’e, Dündar Bey’e ve Gül Hanım’a... Hepsinde Fenerbahçe Spor Kulübü yazıyordu.

Personel kısmında ki bizim özlük işlemlerimizden sorumlu arkadaşa şaka yollu “Sami Bey ilgi alanlarımıza futbol yerine açıkça Fenerbahçe diye eklediği çok iyi olmuş” diye takıldım. Sorumlu arkadaş "O notu o eklemedi ki o zaten sizin şirketlerinizden gelen özgeçmişlerinizde vardı." demez mi?

Neyse kendi işyerime dönmüştüm ve hemen izine ayrıldım. İzin dönüşü masamda bir hediye paketiyle karşılaştım. Paketin içinden yeni sarı lacivert çubuklu bir forma çıkmaz mı? Üstünde de Sami Bey’in iliştirdiği not “ Başaracağınızı biliyordum. Hepinize teşekkür ederim.”

Sami Bey diğer grup arkadaşlarıma da bu formadan göndermiş. Galatasaraylı Sami Beyin bu jesti bizi gerçekten hem şaşırtmış, hem sevindirmiş, hem de duygulandırmıştı. Kendisini teşekkür etmek için aradığımda daha da çok şaşırdım. Çünkü Sami Bey’de Fenerbahçeliymiş. Proje yönetimini oluşturdukları zaman hepsinin en büyük korkusu bizim modülmüş. Sami Bey ben bunu diğer modüllerden daha kısa sürede bitiririm demiş. Hatta bir arkadaşıyla iddiaya bile girmiş ve proje grubunu bizzat kendisi oluşturmuş. Konuyla ilgili danışman şirketlerden bütün uzman personelin özgeçmişlerini istemiş ve gruba alınacak üyeler için istenen en büyük referans ise konusunda uzman ve Fenerbahçeli olmasıymış. Çalışma esnasında tacizkar gibi davranmasının nedeni de bizi hırslandırmakmış...

O kadar çok şaşırmıştım ki aklıma geldikçe hala tebessüm ederim. Ya Fenerbahçe o kadar kotu bir sezon geçirmesiydi acaba biz bu modülü kaç ayda bitirirdik... Diğer yandan tanışma yemeğinde Sami Bey’e “zeki bir insan hala nasıl Galatasaray’ı tutabilir anlamıyoruz” deyişlerimiz ile kendimize ve düştüğümüz tezgâha da gülerim...

Hiç yorum yok: