Cumartesi, Nisan 08, 2006

Mayıs 1985’in Kan Gölünden Fenerbahçe Romantizmine (Denemeler -1)


29 Mayıs 1985 tarihinde Belçika’nın başkenti Brüksel’in Heysel Stadı günlerden Çarşamba. Liverpool-Juventus final maçından sonra Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası sahibini bulacak. Maçı seyredebilmek için 65 bin kişi stada akın etmiş. Maç gününden iki gün önce Brüksel sokaklarında İtalyan ve İngiliz taraftarlar arasında yer yer kavgalar ve taşkınlıklar yaşanmış. Maç akşamı fanatik Liverpool Taraftarlarının İtalyan seyircilerin olduğu tribünleri ele geçirmek için yaptığı saldırı sonucu bir katliam yaşanmış. Sonuçta 31 İtalyan, 4 Belçika’lı, 2 Fransız ve 1 İngiliz olmak üzere toplam 38 kişi ölüyor ve yüzlerce kişi yaralanmış.

Bu facia sonunda futbol terörü belki de en acı şekilde tarifini hak ediyor. Fanatizmin ulaşabileceği boyut ve ortaya çıkan görüntü insanoğlunun kaldırabileceği bir boyut değil. İtalya, Belçika ve Fransa ölen vatandaşlarına ağlarken, İngiltere’nin kaybı aslında çok daha ağır. Hem böyle bir katliamın suçlusu olmak var hem de ölen İngiliz JOSEPH WISDRIGHT.

Yani bugün dünya tribünlerinde taraftar olan herkesin bildiği Liverpool’ un meşhur You'll Never Walk Alone’nın yaratıcısı.

Dünyada ki futbol taraftarlarına, taraftarlığın ve tribün romantizminin nasıl olması gerektiğini en iyi anlatan insanlardan biri. Sadece Liverpool taraftarının değil dünyanın da çok yakından tanıdığı tribün liderlerinden.

Liverpool Romantizminin ateşleyicisi kendi taraftarının Fanatizminde ölüyor. Bir başka ifadeyle Liverpool’ lu fanatikler kendi yarattıkları kan gölünde takımlarına dünya da sempatiyle bakılmasını sağlayan bir romantiği boğuyorlar. Maç sonrasında İngiliz basını Joseph'in ölüm haberinin Liverpool 'lu futbolcular tarafından duyulmasını da kupayı kaybetmenin sebepleri arasında sayar. Yıllarca Joseph WISDRIGHT,

“Fırtınada Yürürken Sen
Başını Olabildiğince Yükseğe Kaldır
Ve Sakın Korkma Karanlıktan
Sonunda Fırtınanın
Altın Bir Gök Var
Ve Neşenin Tatlı Gümüş Şarkısı
Yürü,Rüzgara Doğru
Yürü ,Yağmura Doğru
Rüyaların Parçalanıp Sürüklense de
Yürü.Yüreğindeki Umutla
Asla Yalnız Yürümeyeceksin
Asla Yalnız Yürümeyeceksin “demişti.

O gün bu kan gölünü yaratanlar belki de Liverpool’u Joseph WISDRIGHT’tan daha çok seviyorlardı. Belki Liverpool’un her maçına gidiyorlar delice hiç susmadan takımlarını destekliyorlardı ama bir Joseph WISDRIGHT kadar kulüplerine yarar sağlamışlar mıydı? Bugün dünyanın neresinde olursanız olun Liverpool denilince akla hemen “You'll Never Walk Alone” geliyor.

Fenerbahçe Romantizmine bağlanırken her zaman aklıma Joseph WISDRIGHT geliyor. Kendimce sevdam Fenerbahçe’ye olmalı diyorum diğer takımlara olan nefretim bu sevdadan büyük olmamalı. Zaten nefretimin büyüklüğü eğer sevdamı yenerse ben Fenerbahçeli değil diğer takımın karşıt taraftarıyımdır. O zaman bu taraftarlığın adı Fenerbahçe değil anti karşı takım taraftarlığı olur diyorum. Fenerbahçe’ye ne faydası olur bunun ya da benim Fenerbahçeliliğime ne faydası olur. Ortaya çıkan bir gerçek var ki sevgiyi faydaya dönüştürebilirsiniz ama nefreti size getirceği zarardan öte götüremezsiniz.

İşte sırf bu yüzden ben Fenerbahçe Fanatiği olmayı reddediyorum. Fenerbahçe Romantiğiyim diyorum. Sahaya bir şey atan, rakip takıma küfreden, kavga eden hır gür çıkartanın, Fenerbahçe’ye katkı ve yarar sağladığını değil zarar verdiğini düşünüyorum. Bir kulübün büyüklüğü öyle olmuyor. O sadece ilkel toplumların uyguladıkları kaba kuvvete dayalı büyüklük kıstası… Toplumlar ne kadar modern olursa olsun mayıs 1985 te ki gibi tribünler ilkel olabiliyor. Tribünler insanların kişiliğini kaba kuvvetle kanıtladığı yer olmaktan çıkmalı taraftarın taraftarlığını kanıtladığı bir yer olmalı…

Taraftarlık ise en son ana kadar takımını desteklemekle, kötü giden bir maçı tribünde yarattığı sinerjiyle çevirmekle, futbolda geceler olduğu kadar gündüzlerde olur demekle olur diye düşünüyorum. Türkiye de kim yapabilir kim başarabilir bunu? Bugüne kadar hangi taraftar yapmışsa sadece onlar yapabilir. Yani Fenerbahçe Romantikleri… Takımı 3-0 mağlupken her şeye rağmen “Bu taraftar sizinle gurur duyuyor” deyip takımıyla gurur duyanlar, Ezeli rakibine bir kupa finalinde 4-1 yenilirken “Fenerbahçe Sen Çok Yaşa” diye haykırabilenler.

Şöyle bir dünyaya bakıyorum böyle bir Romantik taraftar grubu var mı diye? Galiba Joseph WISDRIGHT ölümü Liverpool’ a çok şey öğretmiş. 2005 Yılı Şampiyonlar Ligi Finalinde bir de onlar yapmışlar.

Hiç yorum yok: