Pazar, Temmuz 09, 2006

Bize Fenerbahçe yeter

Çok oldu o günleri unutalı… Gün ortasında yatırırdık gözlerimizi derinlere belki bu sene yüzümüz güler diye… Sezon açılışlarımız feryat figan kıyamet günlerimizdi. Devasa sarı lacivert bayraklar gölgemiz olurdu. Yaz güneşi kızartırdı vücudumuzun açıkta kalan yerlerini amele yanıklarımızın maratondu nedeni… Sonra dört gözle TSYD kupasını beklerdik okullar açılmaya yakın zamanda gelirdi. Ve Paşalı pankartlarını astırırdı teker teker… Fenerbahçe sevdasını anlatan pankartlar ve birden kalkardık ayağa yumruklarımızı sallayarak eşlik ederdik sevdasına haykırırdık “Fenerbahçe’m benim biricik sevgilim, söyle senden başka kimim var benim”

O yıllarda çoğu zaman kötü bir sezon olurdu. Yaz geçer sonbahar gelir, göçmen kuşlar gider. Sonra kış olur, bahar gelir, göçmen kuşlar yeniden gelirdi. Ama biz asla terk etmezdik tribünlerimizi. Kimseye ihtiyacımız yoktu onu sevmek için onunda aslında bize ihtiyacı yoktu ama biz severdik delicesine. Sevdiğimiz kızlara çoğu zaman bir satır şiir karalamazken ona sayfalar dolusu besteler yapardık. Biz böyle büyüttük içimizdeki sevdayı yüreğimizin acılarındaki toprakta gözyaşlarımızla sulayarak… En ağır yenilgilerde göçmen kuş gibi bırakıp da gidenlere dudaklarımızdan birkaç kelime dökülürdü. Tek başımıza kalsak da “Bize Fenerbahçe yeter” diye…

Bazen iyi bir sezon geçerdi. Cıvıl cıvıl olurdu ortalık bayram alanı şenlik yeri… Kimi ararsanız oradaydı. Herkes Fenerbahçeli olurdu herkes sarı lacivert. Alkışlar, şarkılar, kutlamalar. Herkes bir parça sahiplenirdi başarıyı, ucundan bir parça kendisine koparırdı. Kahramanlarla dolu olurdu ortalık ve bizler gülümserdik yaşananlara susardık. Göçmen kuş gibi geri dönenlere dudaklarımızda yine aynı kelimeler “Bize Fenerbahçe yeter”. Ama biz pek durmazdık meydanlarda öyle zamanlarda duramazdık çünkü sevinçlerini ve ne kadar çok Fenerbahçeli olduklarını göstermek isteyenlerden bize yer kalmazdı.

Bazen slogan olurdu sevdamız çığlık çığlığa çıkardı “Kavgamsın, sevdamsın, davamsın, yalnızlığımsın, kimsesizliğimsin, öfkemsim, sevgimsin Fenerbahçe, sen benim yüreğimsin “… Bazen de oturur usulca sadece dertleşirdik. “Olmadı be ağabey olmadı” ile başlayan derin sohbetlerle. Hep bilirdik. Bizim gibilerin başkana, hocaya, futbolcuya kızıp da Fenerbahçe’ye küsmek gibi bir lüksünün olmadığını…

Şimdi galiba zaman yine o zaman… Göçmen kuşlara el sallayıp ve tribünler bizimdir diyerek saf tutma zamanı. Tek başımıza kalsak da “Bize Fenerbahçe yeter” deyip sevdamıza sarılma zamanı. Yüreğimizi çıkarıp da sahanın en orta yerine “İnadına Fenerbahçe” diye fırlatma zamanı ve kaldırıp da yumruğunu havaya haykırma zamanı, “Fenerbahçe’m benim biricik sevgilim, söyle senden başka kimim var benim”…

Hiç yorum yok: