Pazartesi, Temmuz 17, 2006

Son Yazım Antu Haftanın Konusu "Aklım Doğru, Yüreğim Yanlış"


Son yazdığım yazı Fenerbahçe taraftarının resmi sitesi www.antu.com da Haftanın Konusu oldu. Siz de konuya yorumlarınızla katılabilirsiniz.


Antu Haftanın Konusu "Aklım Doğru, Yüreğim Yanlış"

Yeni sezon uygulamalarımızdan biri olan, "haftanın konusu topiği" bu hafta, geçen yılın Antu Üyesi ödüllüne sahip olan duayen üyemiz Sakura tarafından açıldı. Topiğin adı; Antu Ana sayfa konusu: "Aklım Doğru, Yüreğim Yanlış"... Son günlerde Ülker ile yapılan sponsorluk anlaşmasının taraftarlarımız üzerinde yarattığı etki temelinde, bir taraftarlık tanımı, özellikle Fenerbahçe taraftarlığı tanımı üzerinden, Endüstriyel futbolun romantik taraftara etkisi üzerine analizler yapılan bu güzel yazı, bu haftanın gündemini oluşturuyor. Siz de, topiğe görüşlerinizi yazarak katılabilirsiniz. İşte Sakura'nın topiğe attığı ilk mesaj:

"Aslında Fenerbahçe Taraftarının kafasını bugün en çok karıştıran konu yeni transferler değildir. Fenerbahçe'nin yüzyıllık alt kültüründen doğan kimliğine olan bağlılığın sorgulanmasıdır. Sportif başarı ile bir taraftar kitlesi yaratabilirsiniz (bunun örnekleri de mevcuttur) ama bir alt kültüre dayalı bir taraftar kimliği oluşturamazsınız. Bir başka deyişle sportif başarıyla ancak bir taraftar profili oluşturabilirsiniz ama bununla bir taraftar kimliği yaratamazsınız. Çünkü sportif başarıyı kaybettiğinizde yaratığınız taraftar profilini ki bu seyirciden öte olmayan bir kitledir kaybedersiniz.

Taraftar, alt kültüre dayalı olarak oluşmuş kimliğini büyük bir romantizm ile taşır. Zaten bu kimlik taşıyan romantizm sürekli kulübüne gelir sağlar. Romantizmi gereği karşılıksız sevdiği için verir. Önemli olan başarı değildir onun için kulübüne duyduğu sevgidir. Hiç bir başarı bu kimliğin ona verdiği hazzı, tatmini yaşatamaz ve hiçbir kupa da bu kimlik özdeşleşmesinin yerini tutamaz. Bu kimliğe sahip olmadan sportif başarıyla oluşan seyirci kitlesi kendisinin oluşumuna etken olan neden ortadan kalkınca kısacası başarısızlıklar ard arda sıralanınca dağılmaya başlar. Bunun da örnekleri mevcuttur. O yüzden takım tutmakla aynı takımdan olmak arasında bir fark vardır. Fenerbahçe taraftarının neredeyse çoğunluğu takım tutmaz sadece Fenerbahçelidir.

Taraftar ile seyirci arasında ki fark yani işin diğer yüzü ise aslında birçok kişinin görmek istemediği veya bazı mensupları ile yöneticilerin seyirciyi müşteri olarak değerlendirdiği sağlanan gelir konusudur. Romantikler kendilerini müşteri olarak görmezler. Müşteri değildirler oysa sportif başarıya endeksli seyirci başarıyı karşılıksız ister. O başarı varsa vardır. Takım kötü oynarsa başarı yoksa seyredecek bir şey yoktur. Kısacası kendisi müşteri olduğunu bilir ve müşteri gibi davranır. Amacı en ucuza kendisine en çok fayda sağlamaktır.

Romantik taraftar ise farklıdır. Müşteriliği kabul etmez ve kendisine bu tür yaklaşımları sindiremez. Onun için başarının önemi yoktur. O doğal bir romantizm ile takımını sevmektedir ve takım iyide olsa kötü de olsa ona karşılıksız vermeye taraftır. Bunu yapmakta onun için çok doğaldır çünkü verdiği zaten aslında ondan başkası değildir. Gelir sağladığı onun takımıdır ve kendisidir. Spor kulüplerinde gelir varsa ekonomik büyüme vardır. O yüzden seyircisi çok olan değil taraftarı çok olan kulüplerde ekonomik büyüme olur.

Sportif Başarı olduğu sürece gelen taraftar bir ölçüde gelir kazandırır. Ama başarıda sürekliliği sağlayamazsanız, taraftarı kaybedersiniz. Kaybettikçe gelirleriniz düşer. Romantizmi olmayan taraftarın takımı çok kötü durumdayken gelip kombine alacağını veya ürün kullanacağını düşünebilir misiniz? Bu geliri ancak alt kültürden gelen ve kimliği olan bir taraftar grubu yapabilir.

Nitekim Fenerbahçe daha üç beş yıl öncesinde futbol takımının en kötü sezonlarından birini yaşarken ürün satışlarında ki artışının sebebini araştırmak isteyen Real Madrid yöneticilerinin gelip kulüp gelirlerini incelenmesinin nedeni budur. Fenerbahçe taraftarı bir yüz yıllık alt kültürden gelmiştir. Bir kimlik sahibidir ve bu kimlik sportif başarıyla gelen bir kimlik değildir. Fenerbahçe taraftarının en küçüğüne bile sorsanız General Harrington Kupasını bilir. Kurtuluş Savaşında Fenerbahçe'nin oynadığı rolü bilir. Zaten kulübün kurulurken ki tüzüğüne baktığınızda Fenerbahçe'nin alt kültürünü daha kurulduğu gün belirlenmiş ve bu kimlik yüzyıl taşınmıştır.

Bugün birçok kulüp gelirlerini arttırmak için sponsorluk anlaşması yapmaktadır. Kimi isminin önüne sponsorun ismini almaktadır. Yimpaş Yozgatspor, Vestel Manisaspor, Pınar Karşıyaka gibi. Bu takımlardan bazıları ismi ile anılırken bazısı sponsorun ismi ile anılmaktadır. Mesela Manisaspor'un adı, sponsoru Vestel kadar pek kullanılmazken, Yozgatspor adı ise sponsoru Yimpaş'tan daha çok kullanılmaktadır.

Zaman ne gösterir bilinmez ama Fenerbahçe futbol takımının da bir sponsor anlaşması imzaladığını düşünelim. İsminin önüne veya arkasına o sponsorun ismi geldiğini, siz Fenerium'dan o formayı alır mıydınız? Eğer Şampiyonlar Ligi kupasını alacaksak alırım diyenler, zaman değişti günümüzde sponsor anlaşması olmadan büyüyemezsiniz diyenler olabilir ama hala o özdeşleşme ile ben o formayı almazdım diyenlerde olacaktır. Sonuçta geçmişten gelen bir kimlik vardır. Öbür taraftan ürün satışlarında ki, kombine veya diğer gelirlerde ki bu tür düşünenlerden dolayı kaynaklanan düşüş sponsor tarafından da karşılanabilir.

Ancak şu bir gerçektir ki kulübün artık kendi kaynaklarının bir kısmının nedeni olan romantizm ve amatör ruh kaybedilmiştir. Yani gelir olarak kısa vadede kayıp yok, kazanç çoktur ama uzun vadede ise daha önce romantizmden kazanılan gelire göre daha çabuk büyümüş sağlıksız bir kaynak görünümü vardır. İşler kötüye gitmediği sürece her şey yolunda olacaktır ama işler kötüye gittiğinde tribünde yıkım eskisinden çok daha büyük olacaktır. Üstelik romantiklerin de kalbi kırıktır.

Fenerbahçe adının başka bir isimle veya ekle anılması geçmişten gelen alt kültürünün oluşturduğu kimliğe uygun değildir. Fenerbahçe sevdalıların bir çoğu bu tür bir sponsor anlaşmasına sıcak bakmaz. Sanki yüreklerinin derinliklerinde ki bir yerlerde çok ince bir şeyler kopmuştur. Bunu kabullenmek, rakip takım seyircisi tarafından sürekli "Fenerliler neden bu kadar fanatik oluyor" diye sorulan Fenerbahçeli için, o kadar zordur ki ancak yine Fenerbahçeliler anlayabilir. Bu güne kadar tek başınalığı ve yalnızlığı ile herkese ve her şeye rağmen ayakta durabildiği için büyüklüğünün adı konulamayan Fenerbahçe ile kendini özdeşleştirmiş ve "Neden Fenerbahçelisiniz?" sorusuna verdikleri cevaplar bile insanları şaşırtan romantik taraftarının çokluğu böyle bir sponsor anlaşmasına alışmayı zorlaştırmaktadır.

Olayın diğer yandan bakış açısı ise sponsor anlaşması olmasa da Chelsea'dir. Rusya'dan gelip Roman Abramovich İngiliz Chelsea'yi aldığı zaman bütün taraftarlar isyan etmişti. Yapılan transferlerle Chelsea'ye gelen dünyanın en ünlü oyuncuları ilk önce taraftarı sakinleştirdi ve elli yıl sonra gelen şampiyonlukla bu isyan bir an da desteğe döndü. Kim bilir aynı durum Fenerbahçe taraftarında da yaşanacaktır. Bir bakmışsınız bizden çok daha muhafazakâr olan İngilizler gibi biz de bu değişime alışmışız. Yine de aklım doğru diyor olsa da yüreğim yanlış der. Çünkü romantikler için Fenerbahçe Ülker değildir sadece Fenerbahçe'dir."

Topiğe Ulaşmak için tıklayın

Hiç yorum yok: